Günümüzde ikinci el araç satın alma durumunda en çok yaşanılan sorunlardan biri aracın kilometresi ile oynanması durumudur. Satıcılar aracın kilometresini düşürerek fiyat artırımı yapıp kendilerine haksız bir menfaat sağlamaktadırlar. Aracın kilometresini düşürme işlemi çok basit bir işlem olup oto sanayilerde hizmet vermekte olan birçok elektrikçi tarafından yapılabilmektedir. Ne yazık ki bu işlemi yapan ustaları caydırıcı bir hukuki düzenleme mevcut değildir. Bu nedenle ikinci el araç alımında alıcılar;
Alıcılar tüm bu araştırmaları yapmış olsa dahi ustaların kullanmış olduğu cihaz ve teknikler nedeniyle kilometre ile oynanıp oynanmadığının anlaşılması oldukça zordur. Bu nedenle yaşanılan sıkıntılar sebebiyle doğan mağduriyetlerin önüne geçilememektedir. Ancak bu duruma ilişkin Yargıtay tarafından verilen alıcının haklarını koruyan emsal nitelikte kararlar mevcuttur.
Yargıtay vermiş olduğu emsal kararlarda aracın kilometresi ile oynanmasını “gizli ayıp” olarak değerlendirmekte ve bunun sonucu olarak alıcının sözleşmeden dönme veya satış bedelinde indirim talep etme haklarının olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca satıcının aracın kilometresini düşürmesi Türk Ceza Kanunun 157. Maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunu oluşturmaktadır.
GİZLİ AYIP NEDİR?
Mevzuatlarımızda ayıpla ilgi olarak bir tanım yapılmamakla beraber satıcının ayıptan doğan sorumluluğu en genel hatlarıyla Türk Borçlar Kanunun 219. Maddesi ve devamında ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da düzenlenmektedir.
Ayıp, sözleşme konusu şeyde bulunması beklenen maddi, hukuki ve ekonomik özelliklerin bulunmaması başka bir ifade ile sözleşme konusu şeyin uygun surette kullanılmasını önemli ölçüde güçleştiren veya ortadan kaldıran ya da kullanım değerini azaltan eksiklikler bulunması durumudur. Ayıbın bir türü olarak gizli ayıp ise, ilk bakışta görülmeyen daha sonrasında ortaya çıkan ayıp türüdür. Ayrıca TKHK m. 8/1’de ayıplı mal “Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır.” Şeklinde tanımlanmıştır.
Söz konusu kilometrenin düşürülmesine ilişkin olarak Yargıtay gizli ayıbın varlığını kabul etmektedir. Gerçekten de aracın kilometresinin düşürülmüş olması ilk bakışta anlaşılacak bir durum olmayıp daha sonrasında ortaya çıkabilecek bir durumdur. Buradaki önemli olan husus gizli ayıbın yani aracın kilometresinin düşürüldüğünün öğrenilmesinden itibaren hemen satıcıya ihbarı hususudur. TBK m. 223/2’de “Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” Hükmü düzenlenmiş olup gizli ayıbın öğrenilmesinden itibaren satıcıya bildirim yükümlülüğü doğmaktadır. Kanun koyucu burada bir süre öngörmemiş olup dürüstlük kuralı gereği makul sürede ihbar edilmelidir. Aksi halde alıcının malı o şekliyle kabul ettiği kabul edilecektir. Ancak aracın kilometresinin düşürülmesinde satıcının ağır bir kusuru var ise yani kendisi kilometrenin düşürülmesini sağlamış veya durumdan haberdar ise ve bu durum tespit edilmişse satıcı satılan şeydeki ayıbın kendisine bildirilmesi gerek sürede bildirilmediğinden bahisle sorumluluktan kurtulma imkânı yoktur.(TBK m.225)
Kanun düzenlemesinde ihbar şeklinden bahsetmemekte olup ihbarın istikrar kazanan içtihatlar ile şekle bağlı olmadığı bu nedenle sözlü de yapılabileceği kabul edilmektedir. Tanık dâhil her türlü delil ile ihbarın yapılmış olduğu kanıtlanabilecektir.
GİZLİ AYIP NEDENİYLE ALICININ SEÇİMLİK HAKLARI
TBK m. 227’de “Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
Alıcı, yukarıda yazılı Kanun maddesindeki seçimlik haklarından birini talep etme hakkına sahiptir. Ayrıca alıcı bu süreç içerisinde bir zarar görmüş ise bu zararın tazminini de satıcıdan talep etme hakkına sahiptir. Mevcut durumun yaşandığında genellikle alıcının sözleşmeden dönme veya bedelde indirim isteme hakkı kullanılmaktadır.
SÖZLEŞMEDEN DÖNME
Alıcı sözleşmeden dönme hakkını kullanmak ister ise, satıcının satım bedelini iade etme alıcının ise aracı iade etme borcu doğacaktır. Alıcı satıcı tarafından bedel iadesi gerçekleştirmeden aracı iade eder ise iade tarihinden itibaren satıcının iade edeceği satım bedeline faiz işletilebilecektir. Ancak alıcının satım bedeli iade edilmeden aracı iade etme zorunluluğu olmayıp satım bedelinin iade tarihine kadar aracı kullanmasında da bir sakınca bulunmamaktadır.
BEDELDEN İNDİRİM TALEP ETME
Bedelden indirim talep edilmesi halinde aracın satış işleminin gerçekleştiği dönemki aracın ayıpsız bedeli ve ayıplı bedeli belirlenmeli ve birbirlerine oranlanarak alım bedelinden çıkartıldığında talep edilecek indirim miktarı belirlenmiş olacaktır. Formule edecek olursak;
Satım Bedeli – (Satım Bedeli x Ayıpsız Bedel : Ayıplı Bedel) = İndirim tutarı
Bu aşamada yaşanan en büyük sıkıntı Noter’de yapılan devir işlemleri sırasında araç değerinin düşük gösterilmesi hususudur. Gerçekte satım bedeli ancak banka dekontları veya satıcının kabulü ile kanıtlanabilmektedir. Bu nedenle satım bedelinin Noter’de gerçeğe uygun gösterilmesi önem arz etmektedir. Satıcının satım günü veya öncesi hesabından para çekmiş olması araç bedelinin miktarını ispatlama hususunda yeterli değildir. Bu nedenle doğacak olan zararların tazmini ayrıca talep edilebilecektir.
DAVA AŞAMASI
Alıcı öncelikle ayıbı öğrendiğinde makul süre içerisinde ayıbı ve kullandığı seçimlik hakkını bildirmelidir. Akabinde bildirime karşı satıcı gerekli işlemleri yapmaz ise alıcı Asliye Hukuk Mahkemelerinde dava açabilecektir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2017/2916 E. , 2017/3730 K. sayılı kararında “6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Somut olay değerlendirildiğinde, davalıların araç satımını meslek edinmediği, bu bağlamda davalıların yasada tanımlanan şekilde satıcı olmadığı ve taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı Yasanın kapsamı dışında olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi değil, Genel mahkemeler görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. O halde mahkemece genel mahkeme sıfatıyla davaya bakılarak karar verilmesi gerekirken, tüketici mahkemesi sıfatıyla hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” Şeklinde hüküm tesis etmiştir.
Alıcının dava açma süresi kural olarak satış işlemi tarihi itibariyle 2 yıldır. Ancak satıcının ağır kusuru söz konusu ise yani aracın kilometresini satıcı değiştirmiş ise söz konusu zamanaşımı süresi uygulanmayacaktır. Burada kilometrenin düşürülme işleminin kim tarafından yapıldığının tespiti gerekmektedir. Ancak bunun tespiti her zaman yapılamamaktadır. Bu nedenle kilometrenin hangi tarihte değiştirildiğini belirlemek eğer ki araç satıcının zilyetliğindeyken kilometre düşürülmüş ise işlemi yapanın satıcı olduğu yönünde karine oluşturacağından 2 yıllık zamanaşımı süresi uygulanmayacaktır. Çünkü satıcı ayıbı hile ile gizlemiştir.
Satıcı aracın kilometresinin değiştirildiğinden haberdar olmasa bile sorumluluktan kurtulamayacaktır. Dava aracın kilometresini değiştirene değil alıcının aracı aldığı satıcıya açılacaktır. Satıcının da daha evvelce almış olduğu satıcıya karşı gizli ayıp nedeniyle başvurma hakkı bulunmaktadır.
CEZAİ SORUMLULUK
Kilometrenin değiştirilmesi TCK kapsamında dolandırıcılık suçunu oluşturmaktadır. TCK Madde 157/1 “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.” Düzenlenmiştir. Satıcı aracın kilometresini değiştirmesinde hileli davranışı sebebi ile gerçekleştiği Cumhuriyet Savcısı tarafından öğrenilmesiyle kamu davası açılacaktır. Dolandırıcılık suçu şikâyete bağlı değildir. Ayrıca dolandırıcılık suçunun nitelikli hali de düzenlenmiş olup mevcut olaya ilişkin ilgi kısımları şu şekildedir.
“Madde 158- (1) Dolandırıcılık suçunun;
f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,
g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
h) Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında;
i) Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle,
işlenmesi halinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
Ancak, (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.” şeklindedir. Keza Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/1324 E. 2017/10705 K. sayılı kararında;
“… Grup Ticaret Limited Şirketinin yetkilisi olan sanığın, sahibinden.com isimli internet sitesine…plakalı Volkswagen marka aracın 68.000 km’de olduğunu belirten satış ilanı verdiği, alıcının ilanı görerek şirket yetkilisini aradığı ve aralarındaki anlaşma sonucu aracı satın aldığı ancak aracın yetkili servise götürülmesi ile, aracın kilometre saatinin değiştirildiğinin ve 200.617 kilometrede olduğunun tespit edildiği, bu suretle şirket yetkilisi sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-h maddelerinde belirtilen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu” belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda kilometresi düşürülmüş araç alan alıcı hem genel mahkemelere hem de ceza mahkemelerine başvurabilecektir.
Ürün ve güncel haberler için bize katılın
2024 © All rights reserved! VenioAgency